Viking interactive

Küçük İşletmelerde İş Sağlığı ve Güvenliği

"Küçük işletmelerde, iş sağlığı ve güvenliğinin bu kadar önemli hale getirilmesi ve ek maliyet yaratılması gereksizdir." İşte bu yanlış düşünce şekli, ne yazık ki iş hayatının büyük kısmını oluşturan küçük işletmelerde hakim düşünce şeklidir. Ve acilen değişmelidir !

Küçük bir işletmede, genelde en son endişelenecek şeyin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuların olduğu bir gerçektir. Genelde toplumdaki algı, iş yerlerindeki sağlık ve güvenlik ile ilgili konular ve çalışmaların, büyük işletmelerin göz önünde bulundurması gereken konular veya çalışmalar olduğu yönündedir. "Makineler sayıca ve kapasite olarak daha çoksa, daha fazla eleman çalışıyorsa, en fazla iş kazası da oralarda olacaktır" düşüncesi yaygındır. Ya da iş kazası olması için, o iş yerinin inşaat, maden gibi tehlikeli işlyerleri olması gerekir. O halde buna göre küçük işletmelerde iş sağlığı ve güvenliğinin bu kadar önemli hale getirilmesi ve ek maliyet yaratılması gereksizdir. Bu yanlış düşünce, ne yazık ki iş hayatının büyük bir kısmını oluşturan küçük işletmelerde hakim olan düşünce şeklidir.

Küçük İşletmelerde İş Sağlığı ve Güvenliği



2014 yılından itibaren çalışan sayısı bir kişi de olsa, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan iş yerleri kapsama alınarak, bu iş yerlerine, iş güvenliği uzmanı ile birlikte iş yeri hekimi ve diğer sağlık perseoneli (işyeri hekimi, işyeri hemşiresi) çalıştırma zorunluluğu getirilmiş olması, küçük işletmeleri rahatsız etmiştir. Bu hizmeti alırken olaya formalite gözüyle bakmaları, parasını verdikleri halde uzman ve iş yeri hekimine gereken desteği sağlamamaları gerçeği herkesin bilgisi dahilindedir.

Köstek değil, destek olmak

Oysa bakanlığın her sene açıkladığı istatiksel verilere bakıldığında, en fazla iş kazası küçük işletmelerde olmaktadır. O iş yeri ne kadar küçük, ne kadar kurumsallıktan uzak ise iş sağlığı ve güvenliği konu o kadar geri plana atılmaktadır. Bu hatalı yaklaşım ve konuya formalite olarak bakıp, birkaç göstermelik tedbir ile iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili üzerine düşeni yaptığı zannetmeleri, bu iş yerlerinde yaralanmalı veya ölümlü kaza sayısını artırmaktadır.

Küçük iş yerleri, büyük ve kurumsal anlayışla yönetilen iş yerlerine göre daha küçük çalışma alanına sahip olmaları, alınacak güvenlik tedbirlerine yapısal olarak uygun olmamaları, makine ve tezgahlarının korumasız ve eski model olmaları, işe eleman alımında seçici davranılmaması, eğitime önem verilmemesi, çocuk,genç, yaşlı işçi ile çalışmayı tercih etmeleri, bu güne kadar genelde denetime uğramamış olmaları gibi nedenlerden dolayı olumsuz şartlar altında çalışmalarını sürdürmektedirler. Gelinen son aşamada, bakanlık iş sağlığı ve güvenliği hizmet sürelerini ve bu hizmet maliyet ayağını oldukça aşağı seviyeler çekmiş iken, hala bu durumdan şikayetçi olmanın iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimine gerekli desteği vermemenin bir anlamı olmadığını düşünmekteyiz.

Son söz olarak küçük işletme ve iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği büyük işletmelere göre çok daha önemli ve öncelikli olduğunu belirtmek isteriz.